
Türkiye’nin sağ siyasetçilerinin kurduğu en saçma cümleler temalı
bir Top10 listesi hazırlamak istersek kimlerin hangi cümlelerini
kullanabiliriz? Türkiye sağ siyaseti bu minvalde oldukça fazla ve kıymetli eserler
üretmiştir, üretmeye de devam etmektedir. Hemen akıllara Adnan Menderes’in
“odunu bile aday göstersem seçilir” sözü geliyor. Demirel’in “dün dündür bugün
bugündür” veya “yollar yürümekle aşınmaz” performanslarını anmazsak haksızlık
etmiş oluruz. Yine Özal’ın “benim memurum işini bilir” veya “Anayasa’yı bir
kerecik delmekle bir şey olmaz”larını nasıl unutabiliriz? Gerçi biz bu
cümleleri saçma diye nitelendirdik fakat onların dünya görüşünü yansıtmaları bakımından
gayet tutarlı cümleler olduklarını da eklememiz gerekiyor. Bu listede benim
favorilerimden biri olabilecek ve bu yazıya ilham veren cümleyse AKP’nin eski
maliye bakanı Kemal Unakıtan’a ait. Kendisi sol şeridi kapatmış giden
özelleştirmeler için “babalar gibi satarız” demişti. Babalar gibi satan bir
futbol kulübü olan Portekiz’in Porto kulübünü incelemeyi değerli bulduk.
Sömürgecilik çağında dünyanın en önemli güçlerinden biri
olan Portekiz bu üstünlüğünü koruyamamış ve günümüzde yaklaşık 11 milyonluk
nüfusuyla ekonomik ve politik olarak Avrupa’nın ileri kapitalist ülkelerinin
gerisine düşmüştür. Futbolda da bunun aksi bir durumun var olması düşünülemez
elbette. Bu ileri kapitalist ülkelerin futbol ekolleriyle hiçbir zaman kafa
kafaya rekabet edemeyen Portekiz futbolu dönem dönem önemli başarılar elde
etmiştir. Finaller, yarı finaller oynamıştır. Porto kulübü de Portekiz
futbolunun yerel ve uluslar arası arenadaki en başarılı temsilcisi olmuştur.
1987 yılında Avrupa Şampiyon Kulüpler Kupası’nı ve 2004 yılında da UEFA
Şampiyonlar Ligi’ni kazanmıştır. Bunlar çok önemli başarılardır ancak Türkiye
futbol kamuoyu Porto’yu hep tüccarlık alanında gösterdiği olağanüstü
performansla başarılı bulmaktadır.
Gerçekten de rakamlar çok çarpıcıdır. Portekiz liginde
yabancı oyuncu oranı %57 iken Porto’da bu oran %80’dir. “Bacasız fabrika” olarak
anılan Porto son on yılda Latin Amerika’dan 50’nin üzerinde futbolcu transfer
etmiş ve bu futbolcuların 30 kadarını ileri kapitalist ülkelerin liglerine
satmıştır. Bunların içerisinde değerleri 40, 50 milyon Avro’yu bulan önemli
yıldızlar vardır. “Babalar gibi satan” Porto bu satışlardan ve diğer futbolcu
satışlarından 527 milyon Avro para kazanmıştır. Türkiye futbol tarihinin en
pahalı transferi olan 12 milyon Avro’luk Arda Turan örneğini vererek rakamın
korkunçluğunu teşhir etmek isteriz. Porto; her daim alıp satma konusunda uyanık
olan, alternatif yaratma konusunda da paralar harcayan bir kulüptür.
Yine kendileri açısından tutarlı ve başarılı olarak
nitelendirilebilecek bu tabloyu bizler bir başarı olarak değil aksine tarihsel sömürgeciliğin
yeşil sahalarda yeniden üretilmiş hali olarak görüyoruz. Her şeyde olduğu gibi,
öznellik bu somut durumda “Porto’nun öznelliği” olarak karşımıza çıkmaktadır
ama bu “başarının” da yine her şeyde olduğu gibi tarihsel kökleri vardır.
Dünyanın en önemli futbolcu ihraç eden ülkesi olan Brezilya’nın futbolcuları
Portekiz’de yabancı statüsünde değildirler. Dil birlikteliği ve kültürel
yakınlığın da etkisiyle bu ülkenin yıldız adayları Portekiz’i ileri kapitalist
ülkelere satılmayı bekledikleri bir durak olarak görmektedirler. Sadece Porto
değil diğer Portekiz kulüpleri de bu yetenekli futbolcuları iyi pazarlarlar.
Keza Brezilya dışında diğer Latin Amerika’nın yoksul halk çocukları da bu
rüyayla yatıp kalkmaktadırlar. Porto bu çemberin içinde olan ve oyunu oldukça
akıllıca oynayan bir kulüptür (şirkettir).
Başarı bu çemberin içinde yer alıp ticari mucizeler yaratmak
olmamalıdır. Eşitsizlikler sadece olumsuz durumların kaynağı değildir, olumlu
durumların kaynağını analiz ederken de eşitsizlikleri göz önünde bulundurmak
gerekir. Ortada olumlu denilebilecek bir durum varsa; bu durumu tamamen o
öznelerin yaratıcılığına veya çalışkanlığına bağlamadan önce bir kez daha
düşünmek gerek. Eşit şartlarda oynanmayan kirli bir oyunda; kim zeki, kim
çevik, kim ahlaklı, kim başarılı gibi sorular zemin kaymasına çok müsait gibi
görünmektedir.
Etiketler: Emperyalizm, endüstriyel futbol, Futbol, Latin Amerika, Porto, sömürgecilik, Şampiyonlar Ligi