Futbol dünyası oldukça erkek egemen bir dünya. Örneğin bir
ülkede(!) bir futbol takımına “ceza vermek” için, takım kadınların önlerinde
top oynamaya zorlanıyor. Futbolda kadınlara karşı bir dışlamanın olmadığı zaman
zaman bazı fotoğraflarla, durumlarla, söylemlerle iddia ediliyor ancak
hiçbirimiz bunları yutmuyoruz elbette. Kadınlara bu dünyada yer yok. Ancak
oyunun kendisinin güzel olmasından dolayı oyuna duyarsız kalamayan kadınlar da
epeyce varlar. Dünyanın her yerinde varlar. Gerici bir rejim altında bulunan
İran’da da varlarmış.
Açıkça söylemem gerekirse İran sinemasının durumunun Türkiye
sinemasının durumundan daha iyi olduğunu düşünüyorum. Buradakinin aksine
oldukça kısıtlı teknik imkânlara sahipler. Üstüne bir de buralarda -hala-
olmayan çok baskın bir sansür mekanizmasına sahipler. Buna rağmen evrensel
temaları yakalayabilen oldukça başarılı filmler çekiyorlar. Türkiye’de
bunlardan yok denecek kadar az çekildiğini de eklememiz gerekiyor.
Bu değerli filmlerin yaratıcılarından biri de “Daire”,
“Ayna”, “Kanlı Elmas” gibi harika filmlerin yönetmeni Jafar Panahi. Kendisinin
2006 tarihli son filmi “Ofsayt” kadınların futbol düşkünlüğü üzerine başarılı,
ilgi çekici, hoş bir film. Neden bu kadar eski bir “son filmi” var derseniz,
kendisinin şu anda hapiste olduğunu söylememiz gerekli. Rejim karşıtı
faaliyetlerinden dolayı altı sene hapis ve yirmi sene film çekmeme cezasına
çarptırılmış durumda. Yanlış okumadınız.
Filmden öğreniyoruz ki “devrimden” önce İran’da kadınlar
stadyumlara girebiliyorlarmış. Filmde de iki üç genç kadın, erkek kılığına
girerek stadyumda maç izleme uğraşı içerisine giriyorlar. Film gerçek zamanlı
çekilmiş. Yani 2006 Dünya Kupası grup eleme maçlarından 8 Haziran 2005 tarihli
İran (1) – Bahreyn (0) maçı oynanırken stadyumun kenarında çekilmiş. Bundan
dolayı bazı teknik acemilikleri var. Kadraja giren bazı insanlar kameraya
bakıyorlar örneğin. Veya bazı doğaçlama diyaloglar hikâyenin bütünlüğünü
zedeleyebiliyor.
Yasak elma her zamanki gibi halkla devletin kolluk
kuvvetlerini karşı karşıya getiriyor. Kahramanlarımız bir bir enseleniyorlar ve
tribünün kenarında bir yerde askerler tarafından çembere alınıyorlar. Bu esnada
yaşanılanlardan ve diyaloglardan, devrimin İran’daki kadınları getirip
bıraktığı daha doğrusu fırlatıp attığı noktayı çok iyi gözlemleyebiliyoruz. Bir
yandan maç oynanmaya devam ederken bir yandan da askerliğini yapan genç
erkekler ve futbol izlemek için suça bulaşan genç kadınlar konuşuyorlar. Bu
diyaloglarda evrensel temalar var. Panahi’nin diğer filmlerinde de mevcut olan
sömürü mekanizmasının alttan alta eleştirilmesi söz konusu. Filmde mizahi bir
tonun tutturulması, gol olmasıyla yaşanan coşku ve ortaya çıkan sahte bir umut
atmosferi filmin eleştirel tonunu zedeleyen bir kıvamda değil kesinlikle. Film
bitikten sonra gericiliğin futbola ve kadına ettiklerini aklınızdan çıkarmanız
pek olası değil. Dolayısıyla egemenlerin böyle filmler çeken Panahi gibilere
yirmi sene film çekmeme cezası vermeleri anlaşılmayacak bir tavır değil.
Anlamak da yetmez. Bu tavırla mücadele etmek gerekir. Kadınların, futbolun ve
genelde insanlığın özgürlüğü için..
Etiketler: Futbol, Futbol Filmleri, İran sineması, Jafar Panahi, Sinema