7 Mayıs 1986 tarihinde, o zamanki adıyla Avrupa Şampiyon
Kulüpler Kupası finalinde karşılaşan Barcelona ve Steaua Bükreş takımları
arasındaki maç 0-0 bitmişti. Uzatmalarda eşitlik bozulmayınca, seri penaltı
atışları sonucunda Romanya’nın takımı Kupa 1’de şampiyon olmuştu.
1991 yılında bu kupayı kazanan Yugoslavya’nın Kızılyıldız
takımının hikâyesini işlemiştik. “Doğu Bloğu” ülkelerinden bu başarıyı gösteren
iki takımdan biri olan Bükreş’in hikâyesi, bu haftaki yazımızın konusu.
1986 yılında Romanya, reel sosyalizmi yaşayan ama aynı
zamanda IMF’den aldığı borcu ödemeye çalışan bir ülkeydi. Problemler,
eksiklikler, yanlışlıklar vardı fakat diğer yazıda belirttiğimiz gibi bunları
çapulcular tartışmalı, stratejik derinlikçiler değil.
O sene, bir önceki sene yaşanan Heysel faciasından dolayı
İngiltere şampiyonu yoktu. Birçok güçlü takım ve reel sosyalizmi yaşayan
ülkelerden de takımlar vardı. Steaua Bükreş bunlardan biriydi. Zaten 1988’de
yarı final, 1989’da da tekrar final oynama başarısını göstermişti. Hagi, Steaua
Bükreş’e 1986’nın yaz aylarında katılmıştı.
1. turda, zayıf bir takım olan Danimarka’nın Vejle takımını
kolay geçti Bükreş. 2. turda yine reel sosyalizmden bir takım olan
Macaristan’ın ünlü Honved takımıyla eşleştiler. İlk maçta 1-0 yenilen Bükreş,
rövanşa hızlı başladı ve o dönemin en erken gollerinden biri olan 36.
saniyedeki gol Piturca’nın ayağından geldi. Piturca hatırlanabilir. Üç sene
sonra Bükreş Galatasaray’la yarı finalde eşleşince, İzmir’deki maçta kaleci
Simoviç’in kullandığı degaj kendisinin ensesine çarpıp kaleye gitmişti ama
hakem görmediği için Simoviç, hiçbir şey olmamış gibi yapmıştı.
Çeyrek finalde, Leningrad Zenit’i eleyen Fin Kuusysi
takımını, yine Piturca’nın attığı golle zor bela eleyen Steaua Bükreş’in yarı
finaldeki rakibi dönemin güçlü ekibi Anderlecht oldu. İlk maçı ünlü Scifo’nun
golüyle 1-0 Anderlect kazandı. Rövanşta Bükreş üç gollü net bir galibiyet elde
etti.
Finalde, ne bugünkü kadar ne de 90lı yıllardaki Cruyyf’un
takımı kadar güçlü olmayan Barcelona’yı karşısında buldu Steaua Bükreş. Üstelik
final İspanya’daydı. O yıllarda reel sosyalizmin vatandaşları kolay bir şekilde
yurt dışına seyahat edemiyorlardı. Seyirci üstünlüğünü arkasına alan Barcelona,
Steuau’yu ezip geçmedi. O yılların temposuz orta saha mücadelesi şeklinde geçti
maç.
Penaltı atışları, oyunun aksine oldukça hararetli geçti.
Ateşli Katalan seyircisinin önünde Romen kaleci Helmuth Duckadam, bugün bile
hatırlanan bir performans gösterdi. Finalden birkaç ay sonra hastalanıp futbolu
bırakacak olan Duckadam, atılan dört penaltıyı da insanüstü bir gayretle
köşelerden çıkardı. Kupa 1 sosyalizme gitti.
Romanyalı bir dostumuzdan duyduğumuz şu cümle aklımıza
geldi: “O günlerde para vardı ama hiçbir şey yoktu, şimdiyse her şey var para
yok.” Biraz karışık bir cümle. Eskiden olmayan ama şimdi olan şeyler, bazı lüks tüketim maddeleri ve
AVM’ler. Evet, bunlar eskiden yoktu. Peki, neler vardı? Parasız eğitim, parasız
sağlık ve iş güvencesinin yanında, spor yapmak için vakit bulmak gibi
kapitalist ülkelerdeki işçi sınıfının hayalini bile kuramadığı şeylere
sahiptiler. Bu sebepten dolayı “Doğu Bloğu” ülkelerinin takımları, yabancı
oyuncu oynatmaksızın yarı finaller, finaller oynadılar. Şampiyonluklar
kazandılar. Şimdiki halleri ortada.
Etiketler: 1986 şampiyon kulüpler kupa finali, Futbol, Hagi, Helmuth Duckadam, Honved, Leningrad Zenit, Piturca, reel sosyalizm, Simoviç, Steaua Bükreş, Şampiyonlar Ligi