Geçtiğimiz hafta, bir komünist partinin kampındaki bilgi
yarışmasında “Brezilya’da siyasi duruşuyla takdir toplamış doktor lakaplı
futbolcu kimdir?” şeklinde bir soru soruldu. O futbolcuyla ilgili yazdığımız bu
yazıya ilham veren olay buydu. Sócrates Brasileiro Sampaio de Souza Vieira
de Oliveira veya herkesin bildiği şekliyle Doktor Sokrates müthiş bir
futbolcuydu ve hikâyesi de bahsedilmeye değer.
Geçmiş birikimleri diyalektik bir yöntemle günümüze ve
geleceğe yedirmeye evet, ancak “nostalji” duygusunu çok tehlikeli buluyoruz.
Geçmişteki güzelliklere takılıp gerçeklikten kopmak insanı ve toplumları her
düzlemde gerileten bir şeydir. Fakat günümüzde kötünün yandaşı olmuş, boğaz
kesmeye meraklı sporcuları görünce bu eski onurlu sporcuların adı geçtiğinde
durup bir düşünmemek de elde değil.
Kimdir Dr. Sokrates? 1982, 1986 Dünya Kupaları Brezilya
milli takımının unutulmaz kaptanıdır. Doktor lakabı boşuna verilmemiştir
kendisine. Gerçekten de diplomalı bir tıp doktorudur. Ayrıca felsefe alanında
da doktora sahibidir. Vahşi-endüstriyel futbolda asla gerçekleşmeyecek bir şey.
Pele’nin “geri geri oynasa bile birçok futbolcudan daha iyi
oynar” dediği Sokrates’in, müthiş topuk pasları, estetik oyun yapısı, attığı
müthiş goller bir yana politik duruşu asıl ilgiyi hak ediyor.
İşçi Partisi üyesi Sokrates, şimdinin kafa koparmaya meraklı
soytarıları gibi egemenin atacağı kemiği bekleyen bir pozisyonda olmamış,
egemenin en güçlü olduğu zamanlarda ona kafa tutmuş bir insan. Cunta
koşullarında temel demokratik haklar için mücadele etmiş birisi. 1982 yılında
şampiyonluk kutlamalarına sahaya sırtında “demokrasi” yazan bir tişörtle
çıkmış. Yine 1984 yılında, demokratik reformlar yasası meclisten geçmezse
ülkeyi terk edeceğini söylemiş ve dediğini yapmış.
Corinthians takımında oynarken “özyönetimsel” bir uygulamaya
imza atmış. “Corinthians Demokrasisi” adı verilen bu uygulamaya göre futbolcular
kendilerini ilgilendiren konularda ortak karar alıyorlarmış.
Sokrates’in Leninist olmadığı düşünülebilir ama ağır faşizm
koşullarında gerçekleştirdiği bu pratikler değerli. Ayrıca kendisi, üç idolünün
Che, Fidel ve John Lennon olduğunu söylüyor.
Vahşi-endüstriyel futboldan hiç hoşlanmayan Doktor, futbolun
seyir zevkinin artması için dokuz kişiyle oynanmasını da önermiştir. Brezilya’dan
eskisi gibi yıldızların çıkmamasını da boş arsaların tıpkı Türkiye’deki gibi
yağmalanmasına, tekniğin altyapısı olarak görülen plajların kulüplerce satın
alınmasına ve “torpile” bağlamıştır.
Burada başka bir konuya parantez açmak istiyoruz. Sokrates
13 yaşında günde bir paketle sigaraya başlamıştır. Kısa sürede iki pakete
çıkmıştır. Ayrıca kendi deyimiyle “bir alkoliktir” de. İki saatte on bira, onun
bir rutiniymiş. Onunla ilgili yazılarda bu durumun idealistçe ele alındığını
gördük. Bedenimiz aslında toplumsal mülkiyettedir, ona iyi davranmalıyız
diyeceğiz de bilmiyoruz “solcuların” ne kadar ilgisini çekecek? Sokrates gibi
doğruda durmuş ve müthiş bir etki alanına sahip bir insanın 57 yaşında gitmesi
“pisi pisine ölmek” değil de nedir? Kadere inanmıyorsak biraz dikkatli olmak
zorundayız. Bir sincap gibi ciddiye almalıyız yaşamayı.
Birileri ona “demokrasi şehidi” diyor. Biz demokrasi ve
şehit kavramlarına mesafeliyiz. Bize göreyse o egemen sınıflara atılmış estetik
bir çalımdı, mükemmel bir pozisyondu.
Corinthians'lı futbolcular, Sokrates öldüğünde kendisine komünist selamını gönderiyorlar.
Etiketler: Brezilya, Che, Corinthians Demokrasisi, demokrasi, Doktor Sokrates, endüstriyel futbol, faşizm, Fidel Castro, John Lennon, Pele, Sokrates