İki haftadır Demokratik Almanya Cumhuriyeti’nin (DDR), Batı
Almanya’yla yeşil sahalarda gerçekleştirmiş olduğu kapışmalar üzerine
yazıyoruz. Bugün de bu coğrafyada futbolcu olarak görev yapmış önemli bir
bireyin hikâyesine bakacağız.
12 Eylül 1990 günü ilginç bir maç oynandı. 1989 yılının kasım
ayında Berlin Duvarı yıkıldı. Mekdanılds, kokakola, livays, “özgürlük”,
“demokrasi”, “çoktipçilik” gibi mallar market raflarında yerlerini aldılar. O
dönemde de liberaller, “bu gibi gelişmeleri değerli bulduklarını belirtmek
istiyorlardı.”
1992 Avrupa Futbol Şampiyonası için 2 Şubat 1990 tarihinde
kuralar çekildi. DDR de girdi kuraya. Belçika, Galler, Lüksemburg ve Batı
Almanya’yla eşleştiler. DDR hükümeti, yaz aylarında, 3 Ekim 1990 tarihindeki
birleşmeyi (teslim olmayı) açıkladı. 12 Eylül günü Belçika’yla oynanması
gereken maçın bir “dostluk” maçı olarak oynanmasına karar verildi. Bu maç,
DDR’nin son maçıydı.
O maçta sahaya kaptan olarak Matthias Sammer çıktı. Borussia
Dortmund’la çok önemli işler yapmış Sammer yani. Maçı DDR 2-0 kazanırken,
gollerin ikisini de Sammer atıyordu. Yani sosyalist Demokratik Almanya
Cumhuriyeti futbol takımının son golünü, Matthias Sammer attı.
Matthias Sammer gelmiş geçmiş en iyi ön liberolardan biridir.
Hatta günümüz futbolunda hayati derecede rol oynadığı düşünülen bu pozisyonun,
ilk ve en önemli temsilcilerinden biriydi. Dolayısıyla o tarihte zaten Batı
Almanya’nın VfB Stutgart takımına transferini yapmıştı. Ondan önce DDR’nin en
ünlü takımı Dinamo Dresden’de forma giyiyordu.
O yıllarda forvet olan Sammer, Stutgart takımıyla
“birleşmiş” Almanya’nın ilk şampiyonluğunu yaşadı. Sonra şımarık Inter Milan
takımına transfer oldu. İtalyan yaşam tarzına uyum sağlayamadığı için bir sene
sonra geri döndü.
1992’de kendisinin gelmiş geçmiş en iyi oyunculardan biri
olarak anılmasına olanak sağlayacak olan Borussia Dortmund kariyeri başladı. Bu
periyotta iki lig bir de Şampiyonlar Ligi şampiyonluğu kazanacaktı. Ayrıca
Franz Beckenbauer’den sonra ilk defa ünlü Fransız Ballon d’Or (Altın Top)
ödülünü, bir defans oyuncusu olarak kazanacaktı. İleride başlayan kariyeri geride
bitti. Sammer’in sahadaki konumuyla reel sosyalizmin, paralel seyreden bir
hareketi vardı.
Milli takım kariyerine bakarsak yine ilginç şeyler görürüz.
Hem DDR hem de Batı Almanya milli takım forması giymiş sekiz futbolcudan
birisidir. Meşhur Ulf Kirsten’den sonra da ikinci en çok forma giyendir. 12
Eylül’deki maçtan sadece birkaç ay sonra Batı Almanya formasını giymeye
başlamıştır. 1996’da kazanılan Avrupa Şampiyonası’nda kilit rol oynamıştır.
Matthaus olmasaydı eminiz kaptan da olurdu.
1988 yılında şimdiki adı Chemnitz olan Karl-Marx-Stads’ta
(Karl Marx Şehri) SSCB’ye karşı gol atan Sammer, acaba sekiz sene sonra
İngiltere’de Rusya’ya gol atınca neler hissetmiştir?
Merak uyandırıyor ama ne önemi var ki?
Bugünlerde Bayern Münih’te maaşlı bir görevi olan (şimdi bu
görevin ne olduğu için Google’a bakamayacağız) Matthias Sammer, DDR ve Batı
Almanya’nın futbol kamuoylarındaki en tepe noktalarda bulundu.
Nostalji duygusunu tehlikeli buluyoruz. Bu yazılarla da nostalji yapmak
istemiyoruz ama bu ilginç hikayeler, insandaki kapitalizm nefretini arttıracak
yönler barındırıyor. Ayrıca bu hikâyeler, bizim şu anda hissettiklerimizin,
Sammer’in o vakit hissettiklerinden daha önemli olduğunu ortaya çıkıyor.Etiketler: Alman Demokratik Cumhuriyeti, Borussia Dortmund, DDR, Dinamo Dresden, Karl-Marx-Stads, Matthias Sammer, SSCB, Ulf Kirsten