Türkiye sermaye sınıfının saldırıları, 12 Eylül’den sonra
inanılmaz artmıştır ve işçi sınıfının kazanımları bir bir elinden alınmıştır.
Çalışma süreleri de bu bağlamda değerlendirilmeli. Kişinin kendisi olabilmesi,
gerçeği keşfedebilmesi için boş vakit sahibi olması hayati derecede önemlidir.
Fakat bugün 10,12,14 saat çalışan emekçiler mevcuttur ve bunlar boş
vakitlerinde, sadece, ertesi gün için enerji toplamaya çalışıyorlar.
Bu yüzden kitap okumak çok özel bir eylemdir.
Kitap okumak demişken, insanı geliştiren, ona bir şeyler
katan kitaplardan bahsediyoruz. Onu eğlendiren, kandıran, oyalayan kitaplardan
değil; marketlerin bir köşesinde, zeytinyağlarının yanında yığılmış olan kâğıt
parçalarından değil. Bu vampir, aşk, gizem romanları; şeriatçılık, Osmanlıcılık,
10 adımda allame-i cihan olmak temalı “düşünce” kitapları insanı gerileten
kitaplardır.
Başlıktaki soruyu bize sorduran çok değerli bir kitaba
ilginizi çekmek isteriz. Yazılama Yayınevi’nden çıkan, İlker Belek’in yazdığı “Kapitalizmde
Sınıf” adlı kitabı okuyunca, Da Vinci’nin saçma sapan kodlarını değil hayatın
gerçek kodlarını anlıyorsunuz.
Belek kitapta özetle, sınıf kavramını, sınıflar mücadelesi
kavramını, Marksist ve Weberci sınıf anlayışlarını ve güncel kapitalizmin
sınıflarla ilişkisini ele alıyor. Tekrar soralım o halde: Futbolcular hangi
sınıfa aittirler?
Burada kast edilen üst düzey futbolculardır. Marksizm’e göre
sınıflar üretim araçlarına göre belirlenir. Üretim araçlarına sahip olup
olmamaya göre. Futbolcular da teknik olarak üretim araçlarına sahip olmadıkları
için, burjuva karakterli değildirler, denebilir.
Fakat bu teknik analiz, işi derinlemesine ele almaktan uzak
bir yaklaşım olacaktır. Tartışalım:
Bazı meslek sahipleri burjuvaziye kritik ideolojik destek
sağlarlar. Örneğin, din görevlileri. Sömürü düzeninin ömrüne ömür katarlar. Bu
insanlar maaş karşılığı çalıştıkları için onlara “din emekçisi” mi diyeceğiz?
Örneğin, mevcut düzenin kolluk kuvvetleri. Düzeni fiziki olarak korurlar. Emeğini
satarak yaşadıkları için onlara da “güvenlik emekçisi” mi diyeceğiz?
Popüler kültürün aktörleri de burjuvaziye ideolojik destek
sağlarlar. Bunların üretimleri sığlaşma, bönleşme gibi sonuçlar doğurur. Futbolcuları
da bu grubun içerisinde değerlendirebiliriz.
Bununla beraber futbolcular çok ciddi mali sermaye
biriktirmiş insanlardır. David Beckham 200 milyon avro sahibi bir insandır.
Messi 134, Ronaldo 130 milyon avro biriktirmişlerdir. Üretim araçlarına sahip
futbolcular da sık görülür. Örneğin, Iniesta’nın bir şarap üretim tesisi
vardır.
Futbolcunun yarattığı ideolojik etki hayati derecede
önemlidir. Bunun için kendisine bu kadar çok para verilmektedir. Marksizm’de
sınıflar derecelendirmeye göre değil, toplumsal etkileşime göre tasnif edilir
ama üretim aracına sahip olmadığı için asgari ücretle yaşamaya çalışan bir
emekçiyle, 20 milyon avro maaş alan bir popüler kültür aktörünü ele alırken, bu
devasa fark mutlaka göz önünde bulundurulmalıdır.
Bu durum, sanırız “solcu futbolcu olur mu?” sorusunu da zihinlerde
tartıştırıyor. Elbette her insan sınıflar mücadelesinin özünü kavrayabilir.
Kavradıktan sonra onurlu bir tutum da alabilir ama hem bunu yapmanın hem de
üzerine yüklenmiş olan kritik ideolojik görevi yerine getirmenin çok çok zor
bir şey olduğunu düşünüyoruz. Hemen operasyon gelecektir. Sonuç niyetine:
Futbolcular teknik olarak burjuva karakterli değildirler ancak kapitalizmin
bekası için hayati derecede ideolojik işleve sahiptirler.Etiketler: Cristiano Ronaldo, David Beckham, endüstriyel futbol, Futbol, İlker Belek, Kapitalizmde Sınıf, kitap, Lionel Messi, Marksizm, solcu futbolcular, Weber, Yazılama yayınevi