Bir numarada Bayburt var. Top 10’u inceleyeceğiz.
Önce sağcılığın ve solculuğun ne demek olduğuna bakalım.
Bu kavramlar ilk kez 1789’da ortaya çıkmıştır. Fransız
Devrimi’nin zirve anlarında toplanan Ulusal Meclis’te kralın taraftarlarının
kralın sağına, devrimin taraftarlarının kralın soluna geçmesiyle oluştu.
Tartışmalarda herkes birbirine ayar verdiği için böyle bir pratik çözüm
buldular. Bu kavramlar şimdi olduğu gibi o zaman da oldukça geniş perspektife
sahiptiler.
Kraldan ve dinden yana olanlar kabaca sağcı olmuşlardı.
Devrimden ve özgürlükten yana olanlar da solcu. Sonra Devrim boyunca saflar ve
düşünceler çok sık değişti. Robespiere bile ilk başlarda idama karşıyken sonra
kralı giyotine göndermekte tereddüt etmedi.
Bu işin normali budur. Gerçek politik süreçlerde, bilhassa
devrimci dönemlerde (olağanüstü dönemlerde, karışık coğrafyalarda) saflar sık
sık değişebilir.
Sağcılık ve solculuk aslında ekonomik sistemlerle ilgili anılsa
daha iyi olurdu ama Türkiye’de hem böyle değil hem de oldukça kaba bir şekilde
böyle değil.
İş dine ve milliyetçiliğe (Kürt düşmanlığına özellikle)
indirgenmiş durumda.
Mecliste buluna dört partiden hiçbir açıkça özel mülkiyet
düzenine karşı değilken ikisi solda ikisi sağda sayılıyor.
Dindarsan sağcısın. Türk milliyetçisiysen sağcısın.
Türkiye’de böyle. Hem zorlama hem değil.
Zorlama çünkü Türk milliyetçisi olup sağcı olduğunu kabul
etmeyenler çıkacaktır. Zorlama değil çünkü çok az dindar AKP dışında partiye oy
verir.
Bilimsel sosyalizme inanmak ve onun için çalışmak başka bir
şeydir “sol” bundan daha geniş bir alanı ifade eder.
Solu ve sağı tarif ederken bilimsel düşünceye,
aydınlanmacılığa ve ilerlemeciliğe olan mesafe üzerinden tarif edelim.
Bu arada bu yazı için 2015 seçim sonuçlarını baz alacağız.
Öyle yaptığımız zaman açıktır ki CHP ve HDP solda, AKP ve MHP sağda yer
almaktadır.
Seçimlerden sonra Kılıçdaroğlu, hükümet kurma hakkının %60’lık
blokta yani AKP’ye hayır diyenlerde olduğunu söylemişti. Bahçeli hemen “ne %60’ı
lan?” dedi. Tarihsel kampını açıklamış oluyordu böylece. CHP ve HDP de, isteyip
istememeleri önemli değil, başka bir kampta buluyorlardı kendilerini. Şu iki
ayda birçok konuda CHP ve HDP’nin ortak hareket ettiğini ve karşılarında AKP ve
MHP’yi bulduklarını gördük zaten. Dün “terör araştırılsın” kanun teklifine MHP,
AKP’ye baktı ve hayır dedi.
MHP’nin AKP’ye “eleştirisi” iki husustadır: 1- Çalma işinde
aşırıya gitme. Biz de bu yollardan geçtik, biliyoruz. 2- Kürtlere karşı tutumun
neden “soykırım” değil de “katliam” derecesinde kalıyor?
Şunu da ekleyelim: Türkiye şu anda olağanüstü bir dönem
yaşıyor. Bir kırılma anı da diyebiliriz. AKP var olma savaşı verirken tarihsel
birlikteliğe ihtiyaç duyacaktır. Bu dönemlerde tarihsel birliktelikler
kendisini dayatır. Bireylerin cahilce ve komplekslice geliştirdikleri “duygular”
değil nesnellik kendisini dayatır. AKP, MHP’ye bakmaktadır. MHP de AKP’ye.
Zaten 70 yıldır beraber iş tutuyoruz, öpüşüp barışalım demektedirler.
Ekleyeceklerimizi bitmiyor: Bu dört parti içerisinde HDP ile
MHP hariç birbirlerine geçişli bir yapı vardır. Yani oy kaymaları olabilir. Çok
fazla sayıda olmasa da özellikle AKP ve CHP arasında oldukça az olmakla
birlikte bu partiler arasında oy alış verişi yaşanabilir.
Tekrar söyleyelim: İlericilikle olan mesafeye bakıldığında
CHP ve HDP solda, AKP ve MHP sağdadır.
Seçim sonuçlarına bakacağız. Sağcı şehirler derken AKP ve
MHP toplam oylarını kastediyoruz. Ayrıca buraya Saadet Partisi’ni de katıyoruz.
Bunlar dışında dişe dokunur oy alan bir parti yoktur.
EN SAĞCI İLLER
1- Bayburt
- % 94,39.
2- Gümüşhane
- % 90,41.
3- Çankırı
- % 89,76.
4- Yozgat
– % 88,1.
5- Konya
- % 84,3.
6- Kayseri
- % 82,82.
7- Sivas
- % 81,69.
8- Nevşehir
- % 81,5.
9- Sakarya
- % 79,57.
10- Afyon - % 79,55.
Mal bu.
Bu şehirlerle ilgili basında birçok şey okuduk. Gerçi her
sene Ramazan ayında dayak yiyen ilk kişi Erzurum’dan çıkar ama listede yok. Bayburt’ta
hala kadınların büyük bölümünün burka giydiğini okuduk. Afyon’da kadınlar için
ayrı otobüs hattı açıldığını okuduk. Kayseri’de tarihi belgesel çekiminin
durdurulduğunu okuduk. Sivas’ta diri diri insan yakıldığını okuduk. Gümüşhane’de
Haziran 2013’te tek bir eylem bile olmadığını okuduk. Yozgat haya adına hiçbir
belirtinin olmadığını okuduk.
Bu şehirlerde kadınların yaşamları nasıl? Cevap yaşamıyorlar
ki olur herhalde. İddiam şudur ki CHP’nin %25 ve üstü oy aldığı yerlerde kadınlar
sokağa çıkıp dolaşabilmekte, tek başlarına ev tutabilmekte, istediği kıyafeti
giyebilmekte, Bülent Arınç’a ters olsa da kahkaha atabilmektedirler.
Bu şehirlerden Sakarya en kritik olanı. Nüfusu yüz binin
altında olanları boş veriniz. Kendi hallerinde takılsınlar ve güzel günlerin
gelmesini beklesinler. Şimdilik onlara yapılabilecek hiçbir şey yoktur. Sakarya
hem nüfus olarak fazla hem de Türkiye’nin en sanayileşmiş bölgesidir. Yoğun bir
işçi sınıfı vardır. Türkiye’nin en fazla vergi ödeyen şehridir. İşçi sınıfı
orada, kapitalizm orada ama sağcılık almış başını gidiyor. Mutlaka oradaki
dinci ve faşist yapılara devlet bir dolu maddi kaynak aktarmıştır.
Konya ve Kayseri de “gelişmiş” şehirler. Yoğun sanayi
üretimi var. Tarihsel olarak buralar için yapılabilecek şimdilik bir şey yok.
VURUN LA!
Sağcı güruhun en sevdiği cümle bu olmalı. Sivas katliamının
videolarını izleyiniz. Tek tek konuşsan hiçbiri doğru dürüst bir argüman
geliştiremez ama dört tanesi yan yan gelince onlardan daha “erkek” yok. Hemen
ortalığın “amına koyarlar”. En sevdiği cümlelerden biri de bu. Solcular, Kürtler,
Aleviler, top sakallılar, mini etekliler, Ramazan’da yemek yiyenler, düzgün
tipler linçe uğrayabilir. Uğramaktadırlar da sık sık. Defalarca gördük,
biliyoruz, başımıza geldi.
Ne yapacağız sizi böyle. Atsan atılmaz satsan satılmazsınız.
Hiç mi ihtimal yok ya? Biraz sorgulama yapmanızın hiç mi ihtimali yok?
Bırakın şu soyut şeyleri artık.
Ne oluyor Müslüman ve Türksünüz diye, başınız göğe mi
eriyor?
Dünyadaki milyarlarca insan işe yaramaz mı?
Tarihteki o kadar insan sefil yaratıklar mıydı?
Hep beraber zenginler üzerimizde tepiniyorlar işte. Bakın
burjuvalar da demedim ki anlamadığınız, bilmediğiniz terimler kullanmadım.
Ben solcuyum. Eşitliği ve özgürlüğü savunuyorum. Sizin
değerleriniz bunları savunmuyor.
Hadi bakalım sorgulama, birazcık düşünme…Ölümü öpün.